Hanneke Verbeek

The scaffolders wife*

darağacının tahtalarını sök
kanla lekelenmemiş
bir yere taşı onları

içinde iri taşları bulunan terk edilmiş tarlalara
yeterince duvarlar örebilecek kadar
ekilmemiş ve iyi olan toprağın üstüne

tahtalardan cam çerçevesi ve kapı kes
bir çatı, bir döşeme, bir mutfak masası
iki sandalye ve bir aşk yatağı

ketenden camı örerim
sen yerleştirirsen penceresine

*Başlık Mark Knopfler’in şarkısından alınmıştır

Çeviren: Ali Şerik

Leo Mesman

Sandalye

Otobüse bindim.
Tıklım tıklım dolu.
Zorla ayakta durmaktayım.
Bir ses oturabileceğimi söylüyor.

Berberde sıramı beklemekteyim.
Kapuçinonun tadı güzel.
Dalıp gitmişim bir dergiye.
Bir ses oturabileceğimi söylüyor.

Hücredeyim.
İki gardiyan boş bir odaya götürüyor beni.
Tam ortada bir sandalye durmakta.
Bir ses oturabileceğimi söylüyor.

Türkçeye çeviren: KAZIM CUMERT & ALİ ŞERİK

Rüyalarımın Ülkesi

          Valeriya Krasovskaya'a

Bir ülke hayal ediyorum
İnsanların kuşlarca özgür olduğu
Ve kimsenin kuş misali kafeslenmediği.

Bir ülke hayal ediyorum
İnsanların haklarına sahip olduğu
Ve hakikatin galip geldiği.

Bir ülke hayalimde yaşatıyorum
Ağaçların yalnız ağaç olduğu
Kuşların yuva yapıp öttüğü.

Türkçeye çeviren: KAZIM CUMERT & ALİ ŞERİK

Kötü insanlar

Filmlerin ve romanların çoğu
Kötü adamlarla doludur genellikle.

Muhtemelen iyi insanlar
(Olmalarına rağmen) daha az ilgimizi çekiyor.

Haydutlar bizi korkutur ve meraklandırır.
Azizlerse ya haset uyandırır yada can sıkarlar.

Buna karşın gerçek yaşamdaki kötü adamlar
Müthiş sıkıcıdırlar genellikle ve halleri kestirilebilinir.

Bunu kurbanlarına sorabilirsiz.
(Tabii hâlâ yaşıyorlarsa.)

Türkçeye çeviren: KAZIM CUMERT & ALİ ŞERİK

Duman

Bir yaz akşamı parkta
Oyun alanında keyif çatan öğrenciler

Kızartılmış et kokusu
Izgaralarda kuzu pirzolası

Üstünde kalın bir duman tabakası Wilhelminapark’ın
Bilinmeyen tanrılara bağışlanma adakları

Türkçeye çeviren: KAZIM CUMERT & ALİ ŞERİK

Gerhard Guntermann

Ciğer Parem

öyle üzüntülü olma ciğer parem
bugün de
verdiği sözü yine tutmadığı için
öyle üzüntülü olma ciğer parem
ömrümüz kum gibi
parmaklarımızın arasından aktığı için

tanrı çoktan zil zurna
saat on ikiye beş var
artık aldırış etmiyorum
yelkovan yürüdükçe
çarklar işledikçe
her şey mümkün

öyle üzüntülü olma ciğer parem
ömrümüz kum gibi
parmaklarımızın arasından kaydığı için
öyle üzüntülü olma ciğer parem
bizden bir iz kalmasa geriye
yarışıyoruz saate karşı

soluklanmadan koşuşturmaktayız
zıkkımlanabilmek için
korkaklar gibi labirente sıkışan
hâlâ dans edecek keyfimiz kaldıysa
hâlâ gerçekse gözyaşlarımız
her şey açık
her şey mümkün

öyle üzüntülü olma ciğer parem
bugün de
verdiği sözü
yine tutmadığı için
öyle üzüntülü olma ciğer parem
bizden bir iz kalmasa da
gel saate kıyalım

Türkçeye çeviren: DANYAL NACARLI & ALİ ŞERİK